![]() |
Tweet |
Türkiye bayağı zamandır bir STK girdabının içine çekiliyor.
Aynı zamanda Türkiye'deki STK'lar da bir girdap içinde kayboluyorlar.
Kendi işlerinin dışında her işle ilgileniyorlar.
Sanırsınız ki kamunun atama ofisleri STK'lar.
Hal böyle olunca STK'ların kendi işlerine ayıracak vakti kalmıyor.
Ondan sonra profesyonel sendikacılık yapıyoruz diyerek politik sendikacılığın âlâsını uyguluyorlar.
Ki onu da ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar.
Maaşa zam talep etme konusunda hükumeti adres gösteriyorlar mesela.
Ama temsilciniz biziz diyerek görüşme masasını da terk etmiyorlar.
Masa ve koltuğu asla paylaşmıyorlar...
Sen bize aidat ver biz hakkını savunacağız diyorlar.
Hak savunma aşaması gelince ortadan kayboluyorlar.
Ne halin varsa gör diyorlar.
Bu STK mantığının literatürdeki karşılığı Turuncu Sendikacılıktır.
Hiçbir işe yaramaz bu STK mantalitesi.
Vitrinde süs dahi olamazlar.
Süs diye vitrine koysan mide bulandırırlar.
Sadece meşin koltuklarda tiyatro oynama zemini oluşturan bir sendikacılık anlayışıdır bu.
Maaşlarda artış talebini de çalışanlara yıkıyorsa STK'lar, dükkanı kapatsınlar.
Hiçbirine gerek kalmamıştır.
Yetkili ama etkisiz sendikacılıkla kimin hangi hakkı korunabilir?
Çalışanlar haklarını kendi başlarına çok daha iyi savunurlar.
Türkiye'nin geriye gittiği mevzulardan biridir STK sahası.
Yarınlara güzel bir miras bırakılmayacak bu konuda.
Binalar, arabalar, maaşlar kalacak belki nesillere ama STK'lar asli fonksiyonlarını yitirecek.
Fonksiyonsuz Sendikacılık Devrine hoşgeldiniz.
AHMET PEKİYİ
04.01.2021