Bürokrasi aslında bir toplumda tabandan yukarıya doğru çıktıkça daralan bir yapı içinde örgütlenmiş olan, altını çizmek gerekirse kişisel olmayan, genel kurallar ve işleyiş ilkelerine göre çalışan profesyonel gruptur.
Siyasi iktidarı ellerinde tutan kişilerin seçilmiş olmalarına karşın; bürokratlar seçilmiş değil de, bir işi yapmaya memur edilmiş, bir göreve atanmış profesyonel görevlilerdir. Bürokrasiyi belirleyen iki temel özellik, oldukça gelişmiş bir işbölümü ve görevlerde uzmanlaşmadır.
Bugün çağdaş siyaset felsefesinin bürokrasiyle ilgili en temel sorusu, daha doğrusu çenelerini yordukları mesele, bürokrasiden vazgeçilip vazgeçilemeyeceği sorusudur. Çünkü, günümüz toplumlarında faaliyet alanları, kurumlar ve iş bölümü çok fazla arttığı için, modern toplumlar giderek artan ölçülerde bürokratlaşan toplumlar haline gelmişlerdir. Bundan dolayı, bazı düşünürler bürokrasinin işte bu durumun sonucunda, siyasi bir egemenlik sistemi olarak ortaya çıktığını iddia! etmişlerdir. Onlara göre, bürokrasi artık devletin işleyişindeki vazgeçilmez bir araç olmaktan çıkıp, egemenliği elinde tutan grup haline gelir. Yine, bu durum aslında halkın düşünceleri ve isteklerini onların göz ardı ettiklerini gösterir.
Bahse konu sadece Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsını değil, onun temsil ettiği iktidarı, değerleri ve etrafındaki insanları da kapsamaktadır. Şimdi ülkemizdeki durumda da halimizin ne kadar da içler acısı olduğunu göstermektedir. Erdoğan’dan nefret edenler, onun neden başarılı olduğunu ve neden halkta ciddi bir karşılığı olduğunu uzun uzadıya düşünüp tartıp bir sonuca varmaktansa, ona hakaret ya da iftira ederek, girdikleri nefret girdabında daha çok kalacaklarını anlamalılar... Sizler sayıp saydırdığınız halkın seçmiş olduğu lider ve halkın temsilcilerine otoriter, baskıcı, gerici diyerek kendinizi ne kadar da küçültüyorsunuz! Konuşmanız gereken; pkk, Suriye de ölen çocuklar, terör olması gerekirken neden bu kadar otorite ve koltuk sevdalısı olup çıktınız?
Hayatı bir kitabı okur gibi arkanıza yaslanıp okuyamazsınız. Diriliş ayakta filizlenir.
Bizler hükümete karşı 367 darbe girişimi garabetini dik duruşumuz ve cesaretimiz ile elinin tersi ile itebilmeyi, milletin desteği ile iktidara gelen meşru hükümete karşı sözde delillerle kapatma davasına karşı dik durmayı, bu ülkede eşi başörtülü olan bir şahsı Cumhurbaşkanı seçtirmeyiz diyen anlayışa karşı dik durmayı, ülkemize Marmaray, hızlı trenler, havaalanları, duble yollar, metrolar, üniversiteler, barajlar, nükleer santraller, köprüler, modern adliye sarayları, milli tank, helikopter, boğazın altına tüp geçit, dev şehir hastaneleri, dar gelirlilere konut, başörtüsüne serbestlik, siyeri nebi ve Kur-an’i Kerim’in orta öğrenimde seçmeli ders olmasını, ülkemizin en önemli sorunu olan terörü bitirmek için çözüm sürecini eksikliklerine rağmen başlatabilmeyi, 3. Havaalanını, 3. Boğaz köprüsünü , üniversite harçlarının kaldırılmasını, ortaöğretim/ilköğretim öğrencilerimize ücretsiz kitap temin etmeyi, IMF’ye borcu sıfırlayan, kamu borç stokunu azaltan, faizleri düşüren, yatırımları artıran, KEY konut edindirme yardımlarını hak sahiplerine iade eden, düşük faizlerle insanlarımıza yatırım yapmalarını sağlayan, dezavantajlı gruplara yardımlar yapan, ülkemizde doğal gaz imkanına kavuşan il sayısını 71’e ulaştıran, bölgesel kalkınma ajansları ile bölgelerimizdeki yatırımcılara destek olan, çöp sorununu çözen, katsayı zulmünü bitiren, yükseköğrenim öğrencilerine bursları artıran, okullara bilgisayar, akıllı tahta sağlayan, deniz dolgulu havaalanı yapan, kilometrelerce asfalt döşeyen, kaliteli sağlık hizmeti almamızı sağlayan o OTORİTE’yi destekliyoruz.
Yapılan şeyleri okurken yoruldunuz değil mi? Onlar bu işleri özveriyle yaparken yorulmadılar işte.
Şimdi siz dilinizi yormayın ülke büyüyor gelişiyor diye. Sınırlar yürümesini bilmeyenler içindir..!
Biz iyi vatandaş olamayabiliriz (Allah bilir) fakat siz bürokrasi kuyruklarının mutsuz kölelerisiniz. Konuşurken bile diliniz tutuluyor kekeliyorsunuz.
FATMA GÜL DEMİR
f.gul_50_92@outlook.com